Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Nedir?

Günlük hayatta çoğu birey ufak tefek kaygılar, endişeler ve takıntılar barındırabilir. Birey bu duygu ve hislerle başa çıkarak kendini bu durumdan soyutlayabilir. Bu takıntı ve endişeler normal seviyede seyrettiği sürece kişiye ve çevresine herhangi bir zararlı etkide bulunmaz. Ancak doğruluk payının olmadığını bilerek bu takıntılı ve kaygılı düşünceleri devam ettirmek anormal seviyeye ulaşmış olmaktır. Obsesif kompulsif bozukluk, günlük hayatı etkileyecek dereceye ulaşan takıntılı his ve düşüncelerin ortaya çıkması olarak tanımlanan psikolojik bir hastalıktır. Obsesyon, istek dışında gelişen ve gelişimi durdurulamayan dürtülere verilen isimdir. Obsesyonların meydana getirdiği istek dışı dürtüler, hastalığa sahip bireyler için oldukça zorlayıcı hale gelmektedir. Özellikle son yüzyılda artış hızının en yüksek derecede seyrettiği obsesif kompulsif bozukluk, sıklıkla ergenlik döneminde belirtilerini göstermekte ve 30’lu yaşlara kadar etkilerini devam ettirmektedir.

obsesif-kompulsif-bozukluk-2

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Hangi Sebeplerden Oluşur?

Yapılan araştırmalarda obsesif kompulsif bozukluk oluşumu için hangi sebeplerin meydana gelmesi gerektiği konusunda henüz kesin bir tanı konulamasa da biyolojik ve çevresel etkenlerden kaynaklı olduğu yüksek oranda düşünülen bir konu haline gelmiştir. Kişinin yaşam tarzı, çevresinde bulunan kişiler, çalışma hayatı, geçmişte yaşamış olduğu travma ya da depresif ortamlar, hastalığın semptomlarının görülmesinde karşılaşılan en sık nedenlerdir. Cinsel taciz, eğitim problemleri, ailevi sorunlar, başlıca zemin hazırlayan faktörlerdir.

Biyolojik olarak da beyin fonksiyonlarında meydana gelen transmiterlerde seratonin derecesinde azalmaların oluşmasıyla ilişkilendirilmektedir. Kalıtım yoluyla anne babadan bu nörotransmiter azalmasının geçtiği yönünde de bulgular yer almaktadır. Bunun dışında bir bakteri türü olan streptokok enfeksiyonu da obsesif kompulsif bozukluk oluşumuna sebebiyet verebilmektedir. Günlük hayatta gerçekleşen ufak tefek takıntılara, (temizlik takıntısı, güvenlik kontrolü vb.) kişinin aktivitelerini etkilemediği sürece obsesif kompulsif bozukluk teşhisi konulması mümkün değildir. Burada önemli detay takıntı ve kaygıların üst seviyelere ulaşıp ulaşmadığıdır. Her insanın belirli takıntıları ve kaygıları olması oldukça doğaldır. Bu kaygıların ve takıntıların kontrolünün kaybedilmesi ve istem dışı hale gelmesi, üst boyutlara ulaşmaya başladığı anlamına gelmektedir.

Obsesif Kompulsif Bozukluk (OKB) Belirtileri Nelerdir?

Obsesif kompulsif bozukluk belirtileri, obsesyon belirtileri ve kompülsiyon belirtileri şeklinde temelde ikiye ayrılmaktadır.

Obsesyon belirtileri

⦁ Simetri takıntısı ve kusursuzluk algısı

⦁ Her kişi ve durumdan kuşku duyma

⦁ Güvenme korkusu

⦁ Yanlış davranışlar sergileme ve günahkar olma korkusu

⦁ Sosyal anlamda utanç verici durumlara düşme korkusu

⦁ Bir nesneye veya kişiye zarar verme korkusu

⦁ Mikrop veya virüs bulaşmasına karşı geliştirilen korku

obsesif-kompulsif-bozukluk-3

Kompülsiyon belirtileri

⦁ Mikrop bulaşacağı korkusundan kaynaklı tokalaşmamak, kapı ve pencere gibi yerlere dokunmamak

⦁ Sürekli ellerini yıkama ve duş alma ihtiyacı

⦁ Değeri olmayan ve eski nesneleri lazım olacağı düşüncesiyle biriktirmek veya saklamak

⦁ Bir eylemde bulunurken sayı ya da sıra kuralı koymak

⦁ Bazı cümle ya da kelimeleri sık sık tekrarlamak

⦁ İstemsiz gerçekleşen rahatsızlık verici düşünce ya da cümlelere takılmak

⦁ Yemek yerken sürekli belirli bir sıraya göre hareket etmek

⦁ Eşya veya malzemeleri istemsiz şekilde tekrar tekrar düzenlemek

⦁ Güvenlik korkusu sebebiyle sürekli olarak elektrikli aletleri vb. tekrar tekrar kontrol etmek.

Obsesyon ve Kompulsif Çeşitleri Nelerdir?

Bulaşma-Temizlik

Kişinin sürekli olarak mikrop, kir gibi maddelere karşı takıntı sahibi olması durumudur.

35 yaşındaki erkek hastanın, sadece kendi evinde tuvalet ihtiyacını giderebilmesi ve farklı ev veya mekanda mikrop bulaşacağı düşüncesiyle kaygı duymaktadır. Burada bulaşma algısı obsesyon, önlem alınması kompülsiyon olarak belirlenir.

Kuşku ve Kontrol

En yaygın görülen obsesyon ve kompülsiyonlardan olan kuşku ve kontrol, kişinin sürekli bir şeylere aklının takılı kalarak emin olma isteğini tetiklemek istemesidir.

48 yaşındaki kadın hasta, sürekli evdeki elektrikli aletlerin fişini çekip çekmediği arasında yaşadığı kuşku sebebiyle, evden çıktıktan sonra farklı aletleri düşünerek 4 sefer eve geri gelerek kontrol etmiştir.

Cinsel Obsesyonlar

Kişi kendine yakıştıramama ve korkma gibi durumların bilincinde olmasına rağmen istem dışı şekilde cinsel obsesyonlarda bulunabilir.

50 yaşındaki erkek hasta, her ne kadar dini bütünlüğünün olduğunu iddia etse de kadınlara karşı cinsel içerikli dürtüler ve hayaller beslemesini kontrol altına alamıyor ve bu durumdan büyük rahatsızlık hissediyor.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Dini Takıntılar

Kişinin dini bütünlüğü olmasına rağmen karşıt görüşlerin sürekli aklını karıştırmasına yönelik obsesyonlardır.

60 yaşında dini ibadetlerini gerçekleştiren kadın hasta, Kur’an okurken Allah’ın var olup olmadığı konusunda sorgulayıcı takıntılı düşüncelerden kendini alamadığından rahatsızlık duyuyor.

Simetrik Düzen Obsesyonları

obsesif-kompulsif-bozukluk-4

Simetri hastalığıyla bağlantılı olan bu obsesyon çeşidi kişinin kendini düzen içinde yaşamaktan alıkoyamama durumudur.

45 yaşındaki erkek hasta, 3 günde bir evinde bulunan büyük kitaplıktaki kitapları kendi belirlediği sıralama şeklinde tekrar tekrar düzenliyor. Bu sebeple gün içerisinde uzun saatler boyunca bu eylemle ilgileniyor.

Dokunma Kompülsiyonu

Batıl inanç olarak da nitelendirilen bu kompülsiyon çeşidi, kişinin kendini belirlediği bir nesneye her eyleminden önce dokunması gerektiği düşüncesine inandırmasıdır.

34 yaşındaki erkek hasta, her sabah işe gitmeden önce babasından yadigar kalan saate dokunmazsa gününün kötü geçeceği düşüncesini kafasından atamıyor.

Sayma Kompülsiyonu

Kişinin bir aktiviteyi gerçekleştirirken belirlediği bir sayıyı mutlaka yerine getirmesi gerektiği takıntısından oluşur.

41 yaşındaki kadın hasta, eşi işe gitmeden önce kapıda onu geçirirken üç kere “yolun açık olsun” demediği takdirde eşinin kötü olaylarla karşılaşacağı düşüncesine kendini inandırıyor.

Obsesif Kompulsif Bozukluk Tedavisi Nasıl Yapılır?

Obsesif kompulsüf bozukluk tedavisi için öncelikle gerekli değerlendirmelerin uzman görüşler tarafından sağlanması gerekmektedir. Bunun için laboratuvar ortamında yapılabilecek herhangi bir test mevcut değildir. Psikiyatristlerin inceleme alanına giren bu hastalık, hastanın davranışlarının ve yaptığı eylemlerin değerlendirilmesi ve gerekli tanıların konulmasıyla belirlenir. Hastalığın hangi aşamasında fark edildiği, hastanın hangi şartlarda yaşadığı, geçmişten gelen herhangi bir travmasının olup olmadığı şeklindeki unsurlar, tedavi sürecinin ne şekilde olacağının belirlenmesi için gereken önemli noktalardır. Tedaviler kendi içinde temelde bilişsel davranış terapisi ve ilaç tedavisi şeklinde ayrılır.

Bilişsel davranış terapisi, hastaların sahip olduğu takıntı ve inançların devamlılığını azaltmayı ve durdurmayı hedefler. Var olan korku ve kaygılarıyla karşılaşarak yüzleşmelerini, verdikleri tepkilerin yönlendirilmesini sağlamak için uygulanan tedavi yöntemidir. Genel olarak obsesif kompulsif bozukluk tedavisi için kullanılan en yaygın terapi çeşididir. Bu terapiyle, hastanın kontrol altına alınması ve sürekli olarak gözetilmesi daha mümkün olmaktadır.

İlaç tedavisi, psikiyatristlerin belirledikleri ilaçlarla ve kullanım şekilleriyle ilerleyen tedavi biçimidir. Antidepresan içerikli ilaçlarla beyinde gerçekleşen seratonin azalmasını dengelemek için kullanılmakta ve tedaviye cevap vermesi beklenmektedir. Aksi takdirde tedaviden olumlu anlamda etki görmeyen hastalar beyin cerrahisi bölümüne sevk edilerek elektrokonvulsif tedavi uygulanmaları istenir. Hastanın baş bölgesine takılan elektrotlar ile gerekli beyin sinyalleri düzenlemesi yapılır. Bu şekilde ilerleyen düzenli tedaviler, hastalığın büyük bir bölümünün iyileştirilmesini sağlamaktadır.

Obsesif kompulsif bozukluk, erken teşhisin büyük önem taşıdığı bir psikolojik rahatsızlıktır. Bu sebeple günlük yaşamda belirtilerin seviyesinin artmış olması, hastalığa karşı farkındalık yaratmanın gerektiğini ortaya koyar. Uzman bir doktor tarafından düzenli kontrollere gidilerek gereken müdahalelerin yapılmasına zemin hazırlamak gereklidir. Erken teşhis, erken tedaviyi beraberinde getirir.

Bir önceki yazımız olan Kronik Yorgunluk Sendromu Performansı Düşürüyor. başlıklı makalemizde kronik yorgunluk ve yorgunluk hakkında bilgiler verilmektedir.

Yorum Yap