Parkinson Hastalığı: Yaşam Kalitesini Artırma İpuçları

Parkinson hastalığının son zamanlarda daha fazla duyulması, bu rahatsızlığın ne olduğunu merak ettiriyor. Çok nadir olarak görüldüğü için yaygın değildir. Ancak bazı insanlarda gençlik döneminden itibaren ortaya çıkar ve yaşam kalitesini düşürür. Parkinson hastalığı diğerlerine göre çok farklı olduğu için hayatta bazı alışkanlıkların kazanılması gerekir. Özellikle de beslenme bu nörolojik rahatsızlığın olumsuz etkilerini daha iyi bir şekilde kontrol altına alabilir. Dolayısıyla söz konusu olan hastalığı olan kişilerin belirli besinleri tüketmeleri ve yaşamsal faaliyetleri gerçekleştirmeleri için evde bazı alışkanlıkları değiştirmeleri gerekebilir.

Parkinson Hastalığı Nedir

 

Parkinson Hastalığı Nedir?

Parkinson hastalığı bilimsel olarak tanımlamadan önce insan beynindeki bazı hücresel mekanizmalardan bahsedilmelidir. Beyinde substabsiya nigra olarak adlandırılan bölgede dopamin üretilir. Bu hormon aslında bireylerin hareketlerinin kontrolünü sağlayan striyatum arasındaki iletişimi gerçekleştirir. Dopamin giderek azaldığında Parkinson hastalığının belirtileri ortaya çıkmaya başlar. Uyumsuz ve akıcı olmayan hareketler meydana geldiğinde çok fazla fark edilmeyebilir. Genelde bu rahatsızlık ailesinde Parkinson hastalığı olan kişilerde daha fazla görülür. Yine de toplum genelinde yaygın olmadığı için herkes tarafından bilinmez.

Parkinson hastalığı yaşlılarda yüzde 2, gençlerde ise daha nadir görülebilen nörolojik bir rahatsızlıktır. Hastaların çoğunluğunda dinlenirken elde, kolda veya el parmaklarında titreme ortaya çıkabilir. Yüzden otuzunda ise el veya kollarda tutukluk hissi belirebilir. Sinsi bir şekilde başladığı için ileriki seviyelere hızlı bir şekilde gelir. Öyle ki belirtiler de başlarda çok fazla görülmediği için bir şikayet söz konusu değildir.

İlk belirtilere bakıldığında heyecan veya stres anında elde ve parmaklardaki titremeler dikkat çeker. Hatta bazı hastaların yüzünde donuk bir ifade olabilir. İstem dışı ayağın içe dönük kasılması da gençlerde görülen belirtiler arasındadır. Bazı kişilerde ayak parmaklarının aşağı doğru kıvrılması da mümkündür. Genel olarak bedenin bazı uzuvlarında titreme, kasılma ve kıvrılma gibi belirtiler meydana geliyorsa Parkinson hastalığından şüphelenmek yerinde olabilir.

Parkinson Hastalığının Tedavisi

Parkinson hastalığı tedavisi vardır ancak tamamen geçen bir rahatsızlık değildir. Bu nedenle tedavinin amacı hastanın yaşam kalitesini artırmak ve belirtileri azaltmaktır. Hastalığı teşhis etmek için önce bazı klinik değerlendirmeler yapılır. Bunlar hastanın şikayetlerini dinleme, nörolojik muayene ve Levodopa tedavisine verilen yanıt şeklindedir. Tanı ne kadar erken koyulursa hastanın belirtileri de o kadar kontrol altına alınır. Uzun süreli bir hastalık olduğundan süreç kısa değildir.

Parkinson hastalığı tedavisinin hedefi beyindeki dopamin seviyesini artırmaktır. Bu nedenle genelde ilaç kullanılır ve belirtiler hafifletilir. Diğer yandan, bazı ilaçların yan etkileri olabileceği için her hastaya özel bir tedavi planı hazırlanır. Dopamin içeren ilaçlar kullanılır. Depresyon ya da demans gibi nörolojik hastalıklar söz konusuysa ek olarak ilaçlar dahil edilebilir. Günümüzde ablatif tedavisi olarak adlandırılan cerrahi uygulama da yapılabilir. Bu tedav yaklaşımında bazı alanlar yakılarak (talamotomi) ve Derin Beyin Stimulasyonu (DBS) beyin pili yapılır. İleri evrelerde ilaca yanıt vermeyen nörolojik mekanizma için infüzyon terapileri de uygulanabilir.

Parkinson Hastalığı Günlük Hayatı Nasıl Etkiler?

Parkinson hastalığı, çok görülmeyen bir rahatsızlık olmasına rağmen bazı kişilerin yaşamını çok fazla etkiler. Rutin akışta bazı olumsuz durumları ortaya çıkardığı için dikkate alınmalıdır. Ancak çok tehlike arz etmeyen bir rahatsızlık olduğu için endişe ve panik duygularına kapılmaya gerek yoktur. Sadece rutinlerin hastalığa göre uyarlanması gerekir ve alışınca çok daha rahat bir sürece girilir. Öncelikle bu hastalıkta beslenme ve egzersiz alışkanlıkları her zaman ön sırada tutulmalıdır. Sert eklemler ve kaslar hareket etmeyi ve yürümeyi zorlaştırır. Bu nedenle teşhisten sonra daha iyi hareket edebilmek adına bazı egzersizlerin yapılması faydalı olacaktır. Parkinson hastalığına özel hareketleri yapmak için fizyoterapiste başvurmak gerekebilir.

Bazı ciddi hastalıklar, iş hayatını olumsuz bir şekilde etkiler. Ancak Parkinson hastalığı, kişinin çalışma hayatını doğrudan etkilemez. Özellikle de düzenli ilaç kullanılıyorsa özel bir adapte süreci söz konusu değildir. Yaşamsal gerekliliklerden olan araba kullanma, bu hastalığın etkilediği hususlardan biridir. Mesafeleri takip ederken zorluk yaşayabilen hastaların bu rahatsızlıklarını sigorta şirketlerine bildirmeleri gerekir. Beslenme de bir diğer unsurlardan biri olarak yeni bir beslenme rutini oluşturmak önemlidir. Bu hastalığa sahip olan kişiler yemek yerken yutma zorluğu yaşayabilirler. Bu nedenle yemeklerin yanında su bulundurmaları ve içmeleri önerilir. Aynı zamanda kabızlık sorunu da yaşanabileceği için sıvı ve lif alımına dikkat edilmesi gerekir.

Parkinson Hastalığında Beslenme Nasıl Olmalı?

Parkinson hastalığında beslenme söz konusu olduğunda kapsamlı bilgilere değinmek mümkündür. Dopamin üretilmesi ve kasların onarılması için en çok protein grubu besinler tüketilmelidir. Bu gruptaki gıdalar çok fazla tüketilirse ilaçların etkinliği azalabilir. Bu nedenle doktorun önerdiği beslenme programına uymak en doğrusudur. Parkinson hastalığı, nörolojik bir hastalık olduğu için beyin sağlığına dikkat etmek gerekir. Beynin sağlıklı çalışmasını sağlayan Omega-3 yağ asitleri bu rahatsızlıkta güvenle tüketilebilmektedir. Bu besin grubunda yer alanlar somon, keten tohumu ve uskumrudur.

Parkinson hastalığına iyi gelen besin öğelerinden biri de lifli gıdalardır. Zira bunlar sindirim sistemini düzenlediği için kabızlığı önler. Bu nedenle bulgur, mercimek, kuru fasülye ve nohut gibi yiyecekler tüketilebilmektedir. Susuz kalmak ilaçların etkisini azaltacağı için hastaların bol su içmeleri önerilmektedir. Söz konusu olan hastalığa karşı koruyucu olan antioksidan içeren besinler de ihmal edilmemelidir. Özellikle de C ve E vitamini ve beta-karoten antioksidanları tercih edilmelidir. Dolayısıyla ıspanak, çilek, brokoli, portakal, lahana, ceviz ve böğürtlen gibi besleyiciliği yüksek yiyecekler tüketilmelidir.

Parkinson Hastalarının Hayatları Nasıl Kolaylaşır?

Parkinson hastalığı, her ne kadar nadir görülse de yaşam kalitesinin bozulmasına neden olur. Ancak teşhis edildikten sonra doktor gerekli tedavi planına başlayacağı için dikkat edilmesi gerekenler söylenir. Genelde bu hastalar için önerilen alışkanlıklarda şunlar yer alır:

  • İçecek içerken pipet kullanmak,
  • Çalan bir şarkıya eşlik ederek konuşma pratiği yapmak,
  • Konuşmada zorluk çeken kişiler için kelime, alfabe ve resim kartları kullanmak,
  • Kırılmayan mutfak malzemeleri kullanmak (plastik, demir vs)
  • Kişisel bakımı yapmak için destekleyici sandalye veya tabure kullanmak,
  • Yürürken ayağa dolanacak halı ve kilimi kaldırmak,
  • Banyo ve tuvaletler için özel tutacaklar takmak.

Parkinson hastalığı için dikkat edilmesi gereken öneriler yukarıdakiler gibidir. Ancak yine de düzenli olarak doktor kontrolü, hastalığın ilerlemesini önlemek açısından elzemdir. Tedavinin amacı yaşam kalitesini artırmak olduğu için hastaların mutlaka talimatlara uymaları ve bazı alışkanlıklarını değiştirmeleri gerekir.

Düzenli tedavi sürecinde alınan sonuçlar iç açıcıdır. Parkinson hastalarının sürekli yaşadığı titremeler ve kasılmalar azalır. Fizyoterapi egzersizleriyle denge, hareket etme ve yürüme gib becerileri daha iyi bir şekilde gerçekleşir. Çoğu hasta konuşma ve yemek yerken yutmada sorun yaşadığı için genelde konuşma terapisi alır. Bunun neticesinde konuşma ve yutma refleksleri daha kontrollü ve doğru biçimde sağlanır. Duygusal olarak alınan psikolojik destek, hastaların bu sürece daha uygun şekilde adapte olmalarını destekler. Kısacası, tedavilere ve bazı alışkanlıklara bağlı olarak gündelik yaşam kaliteleri artar. Dolayısıyla söz konusu nörolojik hastalık hakkında farkındalıklı olmak ve doktor talimatların aksatmamak önemlidir.

Bir önceki yazımız olan Meditasyonla Özgüven ve Kendine Saygı Geliştirme başlıklı makalemizi de okumanızı öneririz.

Yorum Yap